Bakan’dan yüz yüze eğitim açıklaması: 15 Şubat’a hazırlık yaptık

Bakan’dan yüz yüze eğitim açıklaması: 15 Şubat’a hazırlık yaptık

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, “15 Şubat’ta hangi gruplarda yüz yüze eğitime geçebiliriz, hazırlık yaptık. Açıklayabilmek için salgının seyriyle ilgili verileri görmeliyiz.” diye belirtti.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Mart ayından bu yana yeni tip koronavirüs (Covid-19) gölgesinde eğitime devam edildiği belirtilerek, genel bir değerlendirme yapması istenen Selçuk, bu dönemin zor geçtiğini, bu zorluğun aynı zamanda yeni imkanların, yeni ihtiyaçların ortaya çıkmasına da yol açtığını söyledi.

Dünyanın hiçbir ülkesinin salgına hazırlıklı olmadığını ifade eden Selçuk, bütün ülkelerde var olan problemlerin Türkiye’de de bulunduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin bazı avantajları, bazı dezavantajları bulunduğunu aktaran Selçuk, dünyanın önde gelen ilk 20 ülkesine bakıldığında okulların tam zamanlı açıldığını ancak Türkiye’nin daha kontrollü gitmeyi tercih ettiğini, vakalara, Bilim Kurulu’nun tavsiyelerine bağlı olarak fotoğrafı günlük kontrol ettiklerini bildirdi.

Selçuk, dünyada en çok canlı ders yapan, öğretim kademelerinin her birine ayrı olmak üzere 3 televizyon kanalı kurabilen 3-4 ülkeden birisinin Türkiye olduğunu anlattı. Eğitim portalı dünyada birinci olan yani öğretmen ve öğrencinin dünyada en çok girdiği eğitim portalının da EBA olduğunu aktaran Selçuk, bu konularda Türkiye’nin avantajlı olduğunu dile getirdi.

Dünyada EBA destek merkezi ve gezici destek merkezlerinin ilgi çektiğini, Japonya’nın en büyük medya kuruluşunun Türkiye’de 1 hafta kaldığını ve konuya ilişkin yayın yaptığını belirten Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bütün bunlara baktığımızda şunu görüyorum, bizim avantajlı olduğumuz bu tür yerler var ama dezavantajlı veya eksik olduğumuz yerler de var. Her şeyi dört dörtlük yapamadık. Bunu çok rahatlıkla söylerim, bunu samimi olarak söylüyorum. Neyi yapamadık? Bizim okulları 2 gün açmamızdan dolayı ortaya çıkan eğitim eksiğini tamamlamakla ilgili daha çok şey yapılabilir, bu yoldayız. Canlı derse erişim konusunda sıkıntı çeken çocuklarımıza daha çok olanaklar sağlamalıyız. Bu konuda da yapacağımız ödevler var. Dezavantajlı olduğumuz veya eksik olduğumuz yerlerden bahsederken bu tür konuları söylüyorum ama belki dünyada en çok öğretmen eğitimi yapabilen yine birkaç ülkeden birisiyiz. Bu da çok özel bir durum benim içim.”

“Başka ülkelerle kıyaslama yapılması daha rasyonel”
Bakan Selçuk, herhangi bir konuda eleştiri söz konusuysa başka ülkelerle kıyaslama yapılmasının daha rasyonel olacağını dile getirdi.

Bu süreçte en büyük destekçilerinin veliler olduğunu ifade eden Selçuk, “Ailelerin 24 saat çocuklarla beraber olması ve onların eğitim öğretimine destek olması gerçekten büyük bir iş. Hepsine şükran borçluyum Milli Eğitim adına.” diye konuştu.

Köy köy, kasaba kasaba, ev ev dolaşarak nerede ulaşılamayan hangi çocuk var diye cansiperane mücadele eden öğretmenler bulunduğunu da aktaran Selçuk, onlara da teşekkür borçlu olduğunu söyledi. 

Genel olarak bakıldığında gelecek sürecin belirsizliği ve bilinmezliğinin sürekli olarak kararları dinamik tutmayı zorunlu kıldığını anlatan Selçuk, şöyle devam etti:

“Mesela ‘Bir karar aldınız, niye değiştiriyorsunuz’ deniyor. Ben salgının seyrinin buraya geleceğini bilemiyorum ki ya da Bilim Kurulu’nun tavsiyelerinin belli toplantılardan sonra farklılaşacağını bilemiyorum ki, onlara danışıyoruz. Burada şöyle bir şey var. Toplum da hemen her şeyin cevabını bir yıllık istiyor ama bizim öyle bir cevabımız yok. Biz bir karar aldığımızda bunu muhakkak surette belirli olgunlaşmalar sonucunda alıyoruz. Mesela diyelim ki bugün bir kararla ilgili sosyal medyada talep var ama 3 gün sonra Bilim Kurulu toplanacak, o toplantının verilerini almam lazım. Arkasından Sağlık Bakanlığımızla bir müzakere etmem lazım, arkasından salgınla ilgili İçişleri Bakanlığının verisini gözden geçirmemiz lazım vesaire. Bütün bunlar tamama ermeden bir karar veremiyoruz. ‘Siz bu veriler olmadan hemen kararı açıklayın’ bunu yapamıyoruz elbette.”

Öneriler de geldiğini belirten Selçuk, bunların bir kısmı yapılsa binlerce dava açılacağını, alınan kararın hukuksal bir altyapısının olması gerektiğini dile getirdi. 

Bazı önerilerin sistemin bütünlüğünden kopuk olduğunu, yapılması halinde başka sorunlara yol açacağını anlatan Selçuk, şunları söyledi:

“Bizim bu çerçevede geriye doğru baktığımızda işin büyük bir kısmında müsterih olduğumuzu söyleyebilirim. Bu koşullarda bunu yapabilmek, ülke olarak, ana baba olarak, öğretmen olarak, okul yöneticileri olarak bunu yapabilmek gerçekten büyük iş. Neye göre büyük iş? Başka ülkelere baktığımda büyük iş. Eksiklerimizin olduğunu görmemiz ve bunlar için çaba sarf etmemiz ve daha iyisini yapma gayretinde olmamız, iyi niyetle bu çabanın içinde olmamız bizim en doğru pusulamız. Şunu söylemiyoruz, ‘Hiç bir sorun yok’ da demiyoruz ‘Her şey mükemmel’ de demiyoruz, ‘Her şey kötü’ de demiyoruz. Çünkü veriye bakıyoruz. Biz ‘Şu kalemlerde oldukça iyiyiz, şu kalemlerde çalışmamız lazım.’ Bizim baktığımız geleceğe dair de bu.”

Neden bütün ülkeler okulları tam zamanlı açarken kendilerinin bunu yapmadığının sorulduğunu aktaran Selçuk, “Açmadık çünkü bizim koşullarımız, bizim ülkemizin yapısı, bizim sosyal hayatımız, bizim düğünlerimiz, bizim cenazelerimiz bütün bunların sosyoantropolojik fotoğrafına bakmak zorundayız. Hepsi beraber nasıl evriliyor ve gelişiyor ve değişiyor, buna bakarak karar veriyoruz.” dedi.

Bu kararların arkasında yüzlerce bilim insanı bulunduğunu belirten Selçuk, “Ölçmeyle ilgili ayrı, çocuk psikolojisiyle ilgili ayrı, psikiyatr alanında ayrı, hepsiyle ilgili uzmanlara danışıp konuşuyoruz ve yapıyoruz yoksa masa başında böyle bir değerlendirme yapmamız tabii ki mümkün değil.” diye konuştu.

“Normalde neyse uzaktan eğitimdekiler de yansıması”
Uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimden farklı olduğu ifade edilerek, uzaktan eğitimde öğrencilerin daha mı az öğrendiği yönündeki soruya karşılık Selçuk, okullarda belli dönemlerde belli süreçler yaşandığını anlattı.

Okullarda bahar gelince ya da sınav sonrası gevşeme olduğunu, belli yaşlarda gevşemenin, belli yaşlarda disiplinin arttığını, belli yaşlarda oyun tabanlı yaklaşımın, belli yaşlarda bireysel çalışma ya da grup çalışmasının arttığını, normal sınıflarda belli çocukların hep parmak kaldırdığını, belli çocukların hiç kaldırmadığını, bazı çocukların katılımının çok yüksek olduğunu, bazı çocukların ailelerinin çok ilgili, bazılarının daha az ilgili olduğunu belirten Selçuk, “Buradaki durum normalde neyse aslında uzaktan eğitimde de velinin ilgisi, çocuğun disiplini, ödev yapan çocuklar ve ödev yapmakta biraz zorlanan çocuklar vesaire bunların hepsi aslında bir yansıma.” ifadesini kullandı.

Daha önce hiçbir şekilde köy okullarındaki birleştirilmiş sınıflardaki öğrencilere kucak dolusu yayınlar, kitaplar göndermediklerini, daha önce özel eğitime ihtiyaç duyan özel çocuklara mobil uygulamalar, yayınlar, kitaplar, dergiler göndermediklerini çünkü bunların okullarda yapıldığını anlatan Selçuk, “Daha önce öğretmen eğitimi için çok daha sınırlı alanda hareket ediyorduk ama şimdi her bir öğretmenimizin milyonlarca saat ders alma konusunda bir atmosferi oluştu. Uzaktan eğitimin kurduğumuz öğrenme yönetim sisteminde bunu yapabiliyorlar. Daha önce öğrencilere çalışma kitapları, ilkokul 1-2-3-4’e vesaire onlara çalışma kitapları göndermezdik sadece ders kitabı gönderirdik. Şimdi ekstra kaynak olsun diye bunların da her birini somut olarak, basılı olarak veriyoruz. Hepsi ücretsiz.” diye konuştu.

Dünyada ve Türkiye’de bu dönemin çok özel olduğunu ve bilimsel olarak araştırılması gerektiğini ifade eden Selçuk, Milli Eğitim Dergisi’nin son sayısında sadece Türkiye’de ve dünyada salgın süercinde eğitimi araştıran yüzlerce makaleden seçilmiş makaller bulunduğunu söyledi.

Selçuk, “Bunlar bilim insanlarımızın, bizim sahada, okullarımızda, velilerimizle, öğretmenlerimizle yöneticilerimizle yaptıkları çalışmaların sonuçları. Bize şunu soruyorlar ‘Sahada çalışma var mı’, tabii ki var, yüzlerce var. Bu yeni çıktı. Bütün bunları şundan dolayı söylüyorum, daha önce canlı ders yapabilme kapasitemiz 100 bin civarındaydı bütün Türkiye’de şu anda 3 milyonu geçtik. Bu imkanlar da geçmişe göre bir avantaj sağlıyor. Bunu da ifade etmekte yarar var.” dedi.

“Dijital karne söz konusu”
“Yüz yüze karne vererek hareketliliği artırmak gibi bir niyetimiz yok. Dijital karne söz konusu.” diyen Selçuk, liseler için birinci dönemle ilgili notlandırma süreci bittikten sonra karne olabileceğini belirtti.

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, “Hiçbir şekilde sınav yok dersek bu, önümüzdeki 5-6 senenin eğitim sistemini felç etmeye yönelik bir şeye dönüşecek.” dedi.

Selçuk, “15 Şubat’ta hangi gruplarda yüz yüze eğitime geçebiliriz, hazırlık yaptık. Açıklayabilmek için salgının seyriyle ilgili verileri görmeliyiz.” diye belirtti.

“Covid-19 aşısı eğitimi yüz yüze yapmamızın önünü açacak”
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, “(Covid-19 aşısı) Eğitimi yüz yüze yapmamızın önünü açacak.” dedi.

Lisede öğrenciler sınav olacakları zaman her türlü tedbiri fazlasıyla alacakaları belirten Selçuk, bunu, LGS’de, başka durumlarda gösterdiklerini söyledi.

“Eğitim bilimsel verilere göre yapılıyor”
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, “(Sosyal medyada talep çok oldu, bunu yapalım), bu mümkün değil, bu bir yanılgı. Eğitim bilimsel verilere göre yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

“Normalleşme olması için önce okulları halletmemiz lazım”
Bakan Selçuk, “Okulların açılmadığı bir toplumda normalleşme oluşmaz. Normalleşme olması için önce okulları halletmemiz lazım.” diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, “Aşı takvimine bağlı olarak yaşlılar, hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımızdan sonraki ekipte öğretmenlerin de yer alması noktasında ilkesel olarak müzakerelerimiz var.” dedi. (Kaynak: AA)

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN